Burdur’da yaşayan emekli Diş Hekimi Öznur Öç, hiç eğitim almadan başladığı resim sanatında 5 fuara katılarak resimlerini sanatseverlerin beğenisine sundu.
Aslen Sivaslı olan 59 yaşındaki Öznur Öç, Gazi Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi’nden 1989 yılında mezun oldu. Ankara ve Eskişehir’de serbest diş hekimliği yapan Öç daha sonra Burdur’a atandı. 32 yıl diş hekimi olarak görev yaptıktan sonra 3 yıl önce Burdur Ağız ve Diş Sağlığı Hastanesi’nden emekli oldu. Emekli olduktan sona resim çalışmaya başlayan Öç, 3 yıllık sürede İstanbul’da 2, Bodrum’da 2 ve İzmir’de bir olmak üzere 5 sanat fuarında eserlerini sanatseverlerin beğenisine sundu.
Öç; “22,5 yıldır Burdur’da yaşıyorum. 32 yıl Diş hekimi olarak görev yaptım. 3 yıl önce emekli oldum. Eğitimim sırasında da diş hekimliğim sırasında da resimler yaptım ama daha çok diş ağırlıklı resimler oldu bunlar. Diş ayrıntıları çizdim. Emekli olduktan sonra renkli çalışmak istedim ve yağlı boya resim yapmaya başladım. Eğitim almak anlamında maalesef Burdur’da çok şansım olmadı hatta hiç olmadı diyebilirim. Belediye’nin sanat atölyesine devam ediyorum. Orada sanat içerikli olduğu kadar el becerisi gerektiren işler yapıyoruz. Keçe kilim çalışması yapıyorum. Çok zorda kaldığı durumlarda atölyemizin değerli hocası Hülya Altuğ’dan fikirsel destek alıyorum.” dedi.
Sanat fuarları benim için Üniversite eğitimi
Öç; “resim yapmaya başladıktan sonra sanat fuarlarına katılmaya başladım. şu ana kadar 5 sanat fuarına katıldım. 2 kez İstanbul, 2 kez Bodrum ve 1 kez de İzmir’de IAAF sanat fuarlarına katıldım. Fuarlar benim için elbette Üniversite eğitimi gibi oluyor. Pek çok ressamın, farklı tarzların bir araya geldiği ortamlarda hepsini inceleme şansım oluyor. Her katıldığım sergiden sonra kendimi daha gelişmiş bulduğumu görüyorum” diye konuştu.
“Her ressamın bir tarzı olmalı” diyen Öç şunları söyledi; “Bir resmi gördüğünüz zaman ‘bu Öznur’un resmi, bu Mehmet’in resmi denmeli’ denir. Bu yolda ben de kendi tarz arayışlarımı halen sürdürüyorum ama temelinde doku çalışmaktan hoşlanıyorum. Tuvalin üzerine doku çalışıyorum. Dokunun üzerine resimlerimi yapıyorum. Daha zorlayıcı, daha çok emek isteyen bir çalışma olmakla birlikte benim için çok keyifli çalışmalar bunlar.”
“Doğa resmi mi yapsam, çiçek mi yapsam, cansız nesneler mi yapsam diye araştırırken en çok el, ayak, yüz, insan anatomisi çizmeyi, boyamayı sevdiğimi farkettim” diyen Öç, “Tabi buradan yola çıkarak da zaman içerisinde hem duygularım, hem düşüncelerim, hem ifade yeteneğim geliştikçe nü çalışmaya başladım. Kadın bedeni nü çalışıyorum. Burada tabi bir de mesaj var. Kadının bedeni üzerinden yaratılan Toplumsal ve dinsel normlara karşı bir protest duruş var burada. Kadının bedeni, kendisine aittir, tıpkı diğer hareket edebilen canlılarda olduğu gibi, kadının da kendi bedeni ile ilgili tasarrufu, yalnızca kendisine aittir. Çalışmalarım devam edecek. Keyifle çalışıyorum. İlerleyen zamanda inşallah kişisel sergimi açma hedefim var. Sanatın sınırları yok. Hipokrat’ın da dediği gibi ‘Ars, longa; bita, brevis’ yani ‘sanat sonsuz, hayat kısa’. Ömürlere sığacak kadar çok seçenekle yeniden ve yeniden yaratım çok keyifli. Resim yapmak benim için kendimi, düşüncelerimi, duygularımı ifade edebildiğim bir yöntem resim. Evimin bir odasını atölye haline getirdim. Böylece hem annelik görevlerimi, hem sanatsal çalışmalarımı bir arada yapabiliyorum” dedi.
