BURDUR’da Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, Burdur Valiliği ve Burdur Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi işbirliği ile ‘Burdur Gölü Kuruyan Kıyı Alanlarının Korunması, Ekolojik Düzenlemesi ve Sürdürülebilir Kullanımı’ konulu Teknik Çalışma Toplantısı yapıldı.
Burdur Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Kampüsündeki otelde düzenlenen toplantıya Vali Tülay Baydar Bilgihan, Ak Parti Burdur Milletvekili Adem Korkmaz, Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdür Yardımcısı Beyhan Oktar, Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Hüseyin Dalgar ile STK Temsilcileri ve Akademisyenler katıldı.
Toplantının açılışında Konuşan Vali Tülay Baydar Bilgihan; ” Burdur’da, şehirde herhangi bir kişiye mikrofon uzattığınızda ‘Burdur’un temel sorunları nedir?’ diye ifade etmesini istediğinizde ilk akla gelen, ilk ifade edilen sorunu konuşmak için buradayız. Bizler konuşmaktan ziyade dinleme noktasında olmayı tercih ediyoruz. Çünkü akademik değerlendirmeler veya görevi yaşayan insanlarımızın bu konudaki paylaşımları veya sivil toplum kuruluşlarınızı bu konudaki değerlendirmelerini ben çok daha fazla alana yönelik olarak daha gerçekçi sonuçlar vereceğini de düşünüyorum biz alanın içerisindeyiz ve yönetim aksi içerisinde de her noktada mutlaka bu değerlendirmeleri yaparken sizlerin bilimin ışığında bilimin değerlendirmeleri ışığında alacağımız tedbirleri biraz daha güçlü bir şekilde alıyoruz o yüzden bu toplantının ben çok önemli olduğunu düşünüyorum” dedi.
Ülkedeki bir çok önemli ekosistem ve sulak alanda olduğu gibi Burdur Gölü ve Havzasının korunması amacıyla göl aynası ve kıyı kesiminin 1’inci Derece Sit lanı ilan edildiğini belirten Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdür Yardımcısı Beyhan Oktar’da ; “Burdur Gölü barındırdığı endemik türler, sahip olduğu biyolojik, jeolojik, kimyasal özellikleri ile dünya ölçeğinde olağanüstü bir ekosistem olup, kuşlar ve diğer canlılar için habitat oluşturması ve sağladığı diğer ekosistem hizmetleri ile birlikte, ülkemizin önemki su kaynakalrından biri olark öne çıkmaktadır” diye konuştu.
Burdur Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü Öğretim Üyesi ve Salda Bilim Merkezi Müdürü Prof. Dr. İskender Gülle Demirören Haber Ajansı (DHA)’na yaptığı açıklamada, 1970 li yıllardan bu yana Burdur Gölü’nde yaşanan yoğun çekilme nedeniyle göl kıyı alanlarında yaklaşık 100 Kilometrekarelik çorak ve tuzlu bir alan ortaya çıktığını söyledi.
İskender Gülle; 1970’li yıllardan bu tarafa Burdur Gölü’nde yağanan yoğun çekilme nedeniyle göl kıyı alanlarında yaklaşık 100 kilometrekarelik çorak ve tuzlu bir alan ortaya çıktı. Bu çorak ve tuzlu alan özellikle yağış eksikliği ve sıckalıkların yüksek seyretmesi nedeniyle toprak zemininin de kaybolması sayesinde artık toz üreten bir ekosistem haline geldi. Bitkisel doku gelişiminin çok zayıf olduğu bir ekosistemin yeniden uygun bir şekilde bitkilendirilmesi gölün çekilmesi ile ortaya çıkan eski göl toprağının korunması Burdur şehri açısından çok büyük önem arz etmektedir” dedi.
Tozla Halk Sağlığı’nda tehdit
özellikle rüzgarlı dönemlerde Göl üzerinden şehre doğru esen kuvvetli rüzgarlar beraberinde çok büyük miktarda bir toz kütlesini taşındığına dikkat çeken Gülle şöyle konuştu; “Bilimsel olarak partikül madde 10 ve partikül madde 2,5 olarak isimlendirilen bu tozlar halk sağlığını önemli derecede tehdit eden bir unsurdur. Toz içerisinde özellikle Göl yatağında birikmiş olan kil ve kil gibi yapılar başta olmak üzere bunun yanında özellikle tarımsal uygulamalardan arta kalan çeşitli kimyasallar, göl yatağında var olan bazı ağır metaller, tuzlar yine tozun kendisi zaten ayrıca bir halk sağlığı Çevre Sağlığı sorunudur. Bu bakımdan baktığımızda tozun hem estetik açısından hem de sağlık açısından istenilen bir durum olmadığı aşikar. Peki bu tozun önlenmesi için neler yapılabilir. Bugünkü çalıştırması ele aldığımız bu konuda çeşitli fikirler ortaya çıkmakta Tabii bunlardan en önemlisi özellikle kuruyan Göl yatağındaki çıplak toprakların bir şekilde bitkilendirilmesi veya o bölgenin çeşitli mekanik yollarla özellikle malçlama ve benzeri tekniklerle toprağın korunması olacaktır. Önümüzdeki günlerde gölün bir miktar daha çekileceğini göz önüne aldığımızda ve yine Bölgemizdeki yağışların giderek daha az olması, toprak sıcaklığının giderek daha yüksek olması gibi konuları göz önüne aldığımızda aslında tozlanmanın da önümüzdeki dönemde etkisini devam ettirebileceğini rahatlıkla söyleyebiliriz. Bu konuda dünyada çok farklı uygulamalar var Özellikle işte mesela Burdur gönlüne benzer özellikli olan bir Aral Gölü örneği var Örneğin. Bu Aral Gölü’nde çekilen alanların yine bir miktar çeşitli şekillerde bitkilendirilmesiyle toz etkisinin hafiflediği görülüyor ve yine Çöl bölgelerinde işte Çin’de, Afrika’nın çeşitli ülkelerinde tozlu alanların yeniden düzenlenmesi, rehabilitasyonu ve reklamasyonu gibi çalışmalar hem bölge sağlığı için Çevre Sağlığı için ekosistem sağlığı için önem arzederken hem de bölgedeki yeni bir biyolojik yaşamın canlandırılması açısından da önem taşımaktadır” diye konuştu.

